
MÖ 227 Depremi: Likya Kentlerinin Çöküşü
- Svd

- 12 Eyl
- 1 dakikada okunur
Antalya’nın tarihine baktığında göreceksin ki burası sadece bir tatil ve yatırım kenti değil; aynı zamanda yüzyıllar boyunca doğanın gücüne direnen uygarlıkların sahnesi. MÖ 227 yılında meydana gelen büyük deprem, Likya uygarlığının en parlak şehirlerini bir anda yerle bir etti. Patara, Phaselis, Xanthos gibi Akdeniz’in önemli ticaret kentleri, bu sarsıntıyla sadece taş üstünde taş kalmayacak kadar yıkılmadı; aynı zamanda bölgenin ekonomik dengeleri de köklü biçimde değişti.

Likya Uygarlığı ve Depremin İzleri
Likya, coğrafi konumu nedeniyle Akdeniz ticaretinde stratejik bir merkezdi. Liman kentleri gemilerin konaklama ve alışveriş noktasıydı. Ancak MÖ 227 depremi, bu ticaret ağının damarlarını kesti.
Patara: Bölgenin en büyük limanı, depremle birlikte büyük hasar gördü. Deniz ticaretinde ciddi kesinti yaşandı.
Phaselis: Roma ve Rodos ile kurduğu ticaret bağları çöktü, surlar ve liman yapıları tahrip oldu.
Xanthos: Sadece taş yapılar değil, şehrin sosyal düzeni de çöktü. Halk göç etmek zorunda kaldı.
Akdeniz Ticaretine Etkisi
Depremden önce Likya limanları, Doğu Akdeniz’den Batı’ya uzanan gemilerin uğrak noktasıydı. Ancak bu felaket sonrası:
Limanların kullanılamaz hale gelmesiyle ticaret yolları başka bölgelere kaydı.
Likya’nın gücü azalırken Rodos ve çevre adalar önem kazandı.
Bölgedeki ekonomik canlılık uzun süre geri gelmedi, bu da uygarlığın tarih sahnesindeki yerini zayıflattı.
Antik Çağdan Günümüze Ders
Bugün Antalya’da gezerken gördüğün antik kent kalıntılarında, sadece taş ve sütunları değil; bu felaketin izlerini de görüyorsun. MÖ 227 depremi bize, doğanın karşısında hiçbir uygarlığın tam anlamıyla kalıcı olmadığını hatırlatıyor.Modern şehirlerde kentsel dönüşüm konuşulurken, aslında binlerce yıl önce yaşanmış bu felaketlerin bıraktığı mirastan ders almak gerekiyor. Antalya’nın hem antik hem de güncel deprem tarihi, sağlam zeminde ve güvenilir yapılar inşa etmenin vazgeçilmezliğini kanıtlıyor.
Yorumlar