Kentsel Dönüşümün Psikolojisi: Yıkılan Hatıralar ve Yeni Başlangıçlar
- Svd

- 6 gün önce
- 2 dakikada okunur
Bir ev sadece dört duvar değildir.
İçinde büyüdüğün anılar, tartışmalar, kahkahalar, kayıplar, başlangıçlar… Hepsi o duvarlara siner.
Antalya’da dönüşüme giren her binada teknik rapordan önce konuşulan şey şudur:
“Burayı bırakabilir miyim?”
Bu yazıda kentsel dönüşümün psikolojik katmanlarını anlatıyorum: yıkılan hatıraların ağırlığı, değişim korkusu ve yeni başlangıçların zihinsel düzeni.

1. Yıkılan Eve Duyulan Bağ: Neden Bu Kadar Ağır?
Bir evin yıkılması, içindeki anıların görünmez ağırlığını da taşır.
Bu bir “mekân kaybı” değildir — kimlik kaybı hissidir.
Psikolojik temeli:
Ev, kişinin “kontrol alanı”dır.
Güvende hissettiği yer, duygusal merkezidir.
Geçmişin kanıtıdır; anıların depolandığı alandır.
Dönüşüm sürecinde en çok rastlanan duygu:
“Sanki bir şey benden kopuyor.”
Bu his normaldir; çünkü insan belleği mekânla birlikte çalışır.
2. Yıkım Öncesi Kaos: Belirsizlik Stresi
Antalya’da kentsel dönüşüme giren binalarda süreç aceleye geldiğinde üç duygu yükselir:
Belirsizlik: “Ne zaman taşınacağız?”
Güvensizlik: “Müteahhit gerçekten yapacak mı?”
Kaygı: “Geçici evde düzen kurabilecek miyiz?”
Belirsizlik, insan zihninin en sevmediği durumdur.
O yüzden dönüşüm sürecinde öfke, gerginlik, tartışma artar.
Bu psikolojik reaksiyon kişilikle değil, durumun doğasıyla ilgilidir.
3. Mahalle Duygusunun Kaybı: Sosyal Bellek Yıkımı
Dönüşüm sadece bina değil; mahallenin kültürünü de değiştirir.
Aynı komşularla yıllardır oluşturduğun sessiz ilişki — merhaba, balkon sohbeti, tanıdık yüzler…
Hepsi bir anda dağılır.
Kentsel dönüşüm sürecindeki en görünmez kayıplardan biri:
sosyal belleğin dağılması.
Bu yüzden bazı maliklerin teknik rapordan çok “komşular dağılacak” diye üzülmesi şaşırtıcı değildir.
4. Geçici Konut Dönemi: Zihinsel Durağanlık Kaybı
Geçici eve taşınmak — özellikle Antalya gibi yoğun kiralı bir şehirde —kişide şu duyguları üretir:
Sıkışmışlık
Düzensizlik hissi
Kimlik alanının geçici olması
Her şeyin “misafirlik” duygusunda kalması
Bu dönemde stres artar çünkü zihnin alıştığı ritim bozulur.
Ev bir “liman”dır; geçici konut ise “geçiş bölgesi”.
Bu nedenle evden ayrıldığın ilk 2–3 hafta genelde psikolojik olarak en zorlu dönemdir.
5. Yeni Eve Uyum: Geleceğe Açılan Psikolojik Boşluk
Ama sonra süreç tersine döner.Yeni bina yükseldikçe insan zihni şunu fark eder:
“Bu bir kayıp değil, dönüşüm.”
Yeni yapının etkileri:
Güvenlik duygusu güçlenir
Eksiklerini yıllardır fark ettiğin evin yerini daha akıllı bir plan alır
Deprem kaygısı azalır
Sosyal çevre yenilenir
Yeni bir başlangıç hissi oluşur
Bu aşamada umut, kaygıdan daha baskın hâle gelir.
Zihin geçmişi bırakıp geleceğe yer açar.
6. Hatıralar Gerçekten Yıkılır mı?
Hayır.
Yıkılan ev, hatıraları yok etmez.
Çünkü anıların merkezi duvarlar değil, insanın kendi belleğidir.
Ev sadece anıları tetikleyen bir semboldü.
Yeni evde o anılar başka bir ışık altında yeniden konumlanır.
Bu nedenle kentsel dönüşüm, psikolojik olarak “kayıp” değil, yeni kimlik inşasıdır.
7. Antalya İçin Psikolojik Gerçek
Bu şehirde dönüşüm yalnızca depreme dirençli yapı ihtiyacıyla ilgili değil;
aynı zamanda insanların daha güvenli ve düzenli yaşama arzusuyla ilgili.
Antalya’da eski binaların çoğu:
zemin problemi nedeniyle güvensiz,
yapı yaşı çok yüksek,
90’ların plansız mimarisiyle inşa edilmiş.
Bu yüzden yeni evler sadece fiziksel iyileşme değil, zihinsel rahatlama sağlar.
Sonuç
Kentsel dönüşümün psikolojisi “yıkım ve yenilenme” döngüsüdür.
Her yıkılan duvar, bir hatırayı kaybetmek değil; daha sağlam temelde yeniden kurulmaktır.
Antalya’da bu süreç doğru yönetildiğinde, insanlar sadece yeni bir ev değil;
daha güvenli, daha net ve daha sağlıklı bir yaşam alanı kazanır.
Yıkılan hatıraların boşluğunu, yeni başlangıçların güçlü zemini doldurur.



Yorumlar