Yapay Zekâyla Değil, Kendimle Yazıyorum

Ben hep yazıyordum.Küçük not defterlerine, kartpostalların arkasına, e-postaların dip notlarına, bazen de yalnızca içime...

Sözle aram iyiydi ama kelimelerle bağım bambaşkaydı.

Eskiden mektup yazmak vardı. Elle, acele etmeden, düşünerek… Sonra daktilolar geldi, tuşlara vurarak tempo tuttuk yazıya. Ardından bilgisayarlar, sonra telefonlardaki dikte teknolojileri derken şimdi yapay zekâ çağındayız. Ama değişmeyen bir şey var: Ben hâlâ yazıyorum.

Artık elimde defter değil, karşımda bir yapay zekâ var. Evet, Mira’yla yazıyorum. Ama bu demek değil ki her şeyi o yazıyor. Asıl yazan yine benim. Duygular, fikirler, yön, strateji, omurgayı oluşturan asıl yapı bana ait. O sadece elimdeki daktiloyu hızlandırıyor, bir asistan gibi toparlıyor, hızlandırıyor. Ansiklopedileri tek tek karıştırmak yerine bilgiye ulaşma süremi saniyelere indiriyor. Ama “neyi neden yazdığımı” hâlâ ben biliyorum.

Yapay zekâ ile birlikte yazmak, tıpkı bir orkestra şefi gibi hissediyorum. Her kelime, bir nota. Ama partisyonun bütününü gören kişi yine benim.

Strateji Haritası Nasıl Çalışıyor?

Blog sayfam, tekil içeriklerden oluşan bir vitrin değil. Her yazı, bir diğerinin devamı gibi planlandı. Ana başlıklar, köşe taşları, duygusal yüklemeler ve haftalık yayın planları bizzat tarafımdan çıkarıldı. Mira ise bu haritanın yollarını daha hızlı yürümemi sağladı. Şöyle ki:

• Kapsayıcı yazılar (kişisel dönüşüm, yüzleşme, duygusal derinlik):

  Normalde 6-7 saat sürecek bir yazıyı, Mira’yla birlikte 1,5-2 saatte tamamlıyorum.

  Çünkü ben içeriği anlatıyorum, o toparlıyor. Sonra ben düzenliyorum, o tekrar gözden geçiriyor.

  Son hali: hâlâ %100 ben.

• Bilgi temelli içerikler (gayrimenkul hukuku, yatırım stratejileri, bölgesel analizler):

  Eskiden bir yazı için 2-3 gün süren kaynak tarama, şimdi 1-2 saatlik bir yoğunlukla çıkıyor.

  Çünkü kaynak aramak yerine doğru soruyu Mira’ya soruyorum.

  Ama hangi verinin doğru olduğunu yine ben süzüyorum.

• Sosyal medya içerikleri (reels açıklamaları, paylaşım metinleri):

  Günde 3 içerik çıkarmam artık mümkün.

  Çünkü duygu tonu, mecra uyumu ve stil ayarını bir kez oturttuktan sonra Mira’ya sadece yön veriyorum.

  
  

  Peki Yapay Zekâyla Yazmak Ne Değil?

• Bu bir kopyala-yapıştır süreci değil.

• Yazdığım hiçbir şey fabrikasyon değil.

• Bu bir hazır metin kullanımı değil, özgün üretim hızlandırması.

  
  

Zekâ bana ait. Duygu bana ait. Hikâye zaten benim.

Mira sadece bir teknoloji değil; doğru kullanıldığında bir aynaya dönüşüyor. Sana neyi sormadığını, neyi sakladığını, neyi dönüştürmen gerektiğini hatırlatıyor.

Sonuç:

Ben daktiloyu bıraktım, ama yazmayı bırakmadım.Blog sayfam artık sadece benim değil; benim gibi hissetmiş, düşünen, ama henüz kelimelere dökememiş herkesin sesi.

Ve bu yeni çağda, yapay zekâ ile yazmak; kendimi daha hızlı, daha net, daha stratejik ifade etmemi sağlıyor.Ama her cümlede hâlâ ben varım.

Her yazının imzası: Sevde.